Memlekete bir de tabiat parkından bakın!
Son yıllarda turizm firmaları ve tatil anlayışının değişimiyle beraber ekoturizm ve doğa turizmi giderek yaygınlaşıyor.
Milli Parklar Kanunu çerçevesinde bir yerin tabiat parkı olabilmesi için
coğrafi durumu, bitki örtüsü, yaban hayatı özelliğiyle birlikte manzara
güzelliğinin olması gerekiyor. Halkın dinlenmesine ve eğlenmesine de açık olan
bu parklar bir yandan da bilgilendirme amacını taşıyor. Çünkü pek çok jeolojik,
biyolojik, zoolojik ve floristik zenginlikler taşıyorlar. Belki de dünyanın
hiçbir bölgesinde bulunmayan bitki türleri ülkemizdeki tabii alanlarda
bulunuyor. Dünyada sadece Ankara Mogan Gölü'nün kenarında bulunan peygamber
çiçeği gibi.
Parkların çoğunda eğlenceli doğa sporları da yapabiliyorsunuz. Kano, trekking,
yamaç paraşütü son dönemin en gözde sporları arasında. Yine bisiklet ve koşu
parkurları da hiçbir yapay tesiste bulamayacağınız özellikler taşıyor. Bu
parklar genelde orman ve hazine arazilerinden seçiliyor. Seçimde en büyük
öncelik her şeyin doğal olması. Şayet içerisine bir yapı inşa edilecekse ahşap
ya da doğal taş öncelikli oluyor. Yalınkılıç'a göre bu yapılar ekolojik,
ekonomik ve estetik tasarım göz önüne alınarak inşa ediliyor.
Biz de hemen yanı başımızdaki Polonezköy tabiat parkını ziyaret ettik. 30 bin
hektarlık alana dağılan tıpkı sinema filmlerinde gördüğümüz özelliklere sahip.
Bu kocaman park, içinde yüzlerce çeşit bitki ve hayvan barındırıyor. Hatta bir
ara foto muhabiri arkadaşımız kendini Tarzan gibi hissedip daldan dala atlamaya
kalktı! Bu mevsimde yeşilin, kahverenginin, sarının her tonunu görmek mümkün.
Belki de bu yapıya zarar verilmesinden korkulduğu için şu an sadece belirli bir
kısmı halka açık. Vakit darlığından sadece karaca, geyik ve sülünlerin
yaşadıkları yerleri ziyaret edebildik. Bir de devasa kestane ağaçlarını tam da
kestane mevsiminde görmek nasip oldu! Ve anladık kı İstanbul'da yaşayıp da
burayı görmeyenler büyük ziyan içinde!
Kılavuzlar eşliğinde doğa turizmi
Son yıllarda turizm firmaları ve tatil anlayışının değişimiyle beraber
ekoturizm ve doğa turizmi giderek yaygınlaşıyor. Bunu fırsat bilen Çevre ve
Orman Bakanlığı, milli parklara ve tabiat parklarına özel kılavuzlar
yetiştirdi. Kayseri Kapuzbaşı, Çanakkale Gelibolu, Balıkesir Kazdağı, Rize
Kaçkar gezi parkları başta olmak üzere 9 ilde faaliyete başlayan kılavuzlar da
yöre halkından seçiliyor. İnsanlar bu parklara uğrayıp macera turizmi (su ve
doğa sporları gibi), biotur (bitki turu), zootur (yabani hayvan gezileri),
jeotur (jeolojik yapıyı merak edenler için) yapabiliyor. Her sahanın kendi özelliğine
uygun bir gezi programı belirleniyor. Önceden bu parklara gidip boş boş
gezenler artık nerede ne amaçlı gezdiğinin belki de ne çok eğlendiğinin farkına
varacak.
Tabiat parkları
Ölüdeniz-Kıdrak (Muğla)
Çatak (Çorum)
Abant Gölü (Bolu)
Yazılı Kanyon, Gelincikdağı,
Gölcük (Isparta)
Uzungöl (Trabzon)
Bafa Gölü (Aydın)
Polonezköy, Fatih Ormanı, Türkmenbaşı (İstanbul)
Ayvalık Adaları (Balıkesir)
Ballıkayalar, Beşkayalar (Kocaeli)
Kocakoru Ormanı (Konya)
Artabel Gölleri (Gümüşhane)
Karagöl (Artvin)
İncekum, Güver Kanyonu,
Kurşunlu Şelalesi (Antalya)
Ballıca Mağarası (Tokat)
Hamsilos (Sinop)
Çamkoru (Ankara)
26 Ağustos (Afyon)
Meryemana, Örnekköy (İzmir)
Mesir (Manisa)
Dilek
Güray/ Zaman