Peyzaj Mimarlarından 13 Mayıs Açıklaması

Peyzaj Mimarlığı Günü etkinlikleri hafta boyunca devam ediyor.

BASINA VE KAMUOYUNA

            13 MAYIS ULUSAL PEYZAJ MİMARLIĞI GÜNÜ KUTLANIYOR...

Peyzaj mimarlığı, öznesinde insanın olduğu, yaşam ve geleceğin teminatı olan bir meslek disiplinidir.

Peyzaj mimarlığı,  yeryüzündeki doğal ve kültürel değerlerin korunarak kullanıma açılmasında ki planları üreten ve hayata eklemlenmesindeki uygulamaları yapan bir meslek disiplinidir.

Ülkemizin gelişiminde 34 yıldır var olan peyzaj mimarlığı mesleği, tesadüf olmadığına inandığımız şekilde görmezden gelinmekte ve maalesef ülke ölçüsünde hayati önemi olan fiziki planlama çalışmalarında peyzaj mimarlarına yer verilmemektedir.

Meslek disiplini olarak 34 yıl, meslek örgütlülüğünde 14. yılımızı kutladığımız 13 Mayıs‘ı Ulusal Peyzaj Mimarlığı Günü olarak ilan ettiğimizde, ülkemizin tüm ulusal kaynaklarına sahip çıkan, kaybettiklerini tekrar doğaya ve insanlığa kazandırabilecek bir ana bilim dalı olduğunu ve bu ana bilim dalı eğitimini alan tüm peyzaj mimarlarının ülkesinin hizmetinde olduğu gerçeğini kimsenin yadsıyamayacağını vurguladık.

Özellikle 1980‘li yıllardan sonra ve son 6 yıl daha derin izlerini hissettiğimiz kaynaklarımızın yok oluşa doğru sürüklenişi,  mal, hizmet ve sermayenin küresel ölçekte sınırsız dolaşımını sağlamak için "liberal reformlar" adı altında "dünya" ölçeğinde ülkemize dayattığı ekonomik, toplumsal, siyasal ve ideolojik boyutlar küresel politika araçları olarak karşımıza çıkmış ve Dünya Bankasının istemiyle 1985 yılında hazırlanan "Özelleştirme Ana Planı" ile başlayan bu süreçte yaşamın her alanını tahrip etmiş ancak en yoğun tahribatlar  tarihsel,  kültürel varlıklarımız ile doğal çevreye  olmuştur. 

Doğal tekel alanlarında kamu işletmeleri parçalanarak, kamuya ait süt, et, yem, gübre, orman ürünleri, çimento, kimya ve petrokimya sanayi, enerji santralleri, maden ve demir çelik işletmeleri, telekomünikasyon, ulaşım hizmetleri ve bankacılık sektörü özelleştirilerek bu alanlar yabancı tekellere bırakılmış, ülkemiz daha da dışa bağımlı duruma sokulmuştur. Emek ve demokrasi güçlerinin istemleri doğrultusunda değil, küresel sermayenin egemenliğinin bir aracı olarak gündeme getirilen "yerelleşme" politikaları ile su, toprak, orman, kıyılar ve madenler gibi doğal kaynaklar tüm yurttaşların yararlanacağı varlıklar olmaktan çıkarılmış, alınıp satılabilir "mal" konumuna dönüştürülmüştür.

Ulusal kaynakların iç ve dış sermaye kesimlerine transfer eden borçlanma sisteminin doğal sonucu olarak borç içine sıkıştırılmış ve üretimden koparılmış bir ekonomik sistemi kabul etmeye zorlanan insanlarımızın yaşam alanlarını doğrudan etkileyen bu süreçte küreselleşmenin sorgulanması ve özelleştirmenin ulusal ekonomiye ve topluma ne getirdiği boyutları da sorgulanmamıştır.

Niçin özelleştirmelerden söz ettik?

Söz ettik; çünkü ülkesinin doğal ve kültürel kaynaklarının topluma, insanımıza tüm yaşam boyunca kullanımı ve korunması konularında lisans alan peyzaj mimarlarının gündemidir gelişen ekonomik koşularda kullanılan araçlar. Hele ki ekonomi kararlarını doğal kaynaklarınızın dış sermayeye açılması, dış sermayenin de kaynaklarımızı insanımızın sağlığına, ekolojik eşiklerimizin talanına, toprağımızın suyumuzun asitlenmesini bile bile bir araç olarak kullanılıyorsa...

·         Kıyılarımız, oteller zincirlerine feda ediliyor, yabancılara konut yapımı için tüm sahil şeritlerimiz TOKİ‘ye devredilip İspanya modellerinden söz ediliyorsa,

  • Tarım alanlarımız konuta, santrallere, turizme açılıyorsa,
  • Ulusal kalkınma politikaları adı altında ekonomi tuşlarınızı geçici ve günlük çözüm olan turizme dayandırıp ormanlarımız golf alanlarına tercih ediliyorsa,
  • Orman alanlarımız 2a, 2b yönetmelikleri ile imara açılıyor ve arazi spekülatörlerinin gündemine giriyorsa,
  • Yeraltı ve yer üstü su kaynaklarımız satılıyor,
  • Olmayan bir enerji politikası üzerinden longoz ormanlarımız, milli parklarımızı tehdit eden ve yanlış yer seçimleri konusunda peyzaj mimarlarının ısrarla merkezi ve yerel otoriteyi uyardığı halde termik santraller yapılıyorsa,
  • Denizlerimiz doldurularak deniz yaşamı bitiriliyorsa,
  • Dönüşüm yasaları ile kentlerimizin biyosfer kaynakları rant kaynaklarına tercih ediliyor,
  • Kentlerimizin koruma kaygısı olmaksızın kimliksizleşmesi yolunda insanımızın barınma hakları ellerinden alınıyorsa, 
  • Halkı ile barışmayan projelere imza atılmakta kararlılık gösteriliyorsa,

Peyzaj Mimarları gündemin dışında kalamazlar, kalmazlar....

13 Mayıs Ulusal Peyzaj Mimarlığı Günü, özelleştirmelerin faturasının ödendiği bu gün mesleğimizin ilkeleri açısından daha da önemlidir.

13 Mayıs Ulusal Peyzaj Mimarlığı Günü, kamusal alanların tasfiyesinin gündemde olduğu ve ekonomik bir araç olarak görüldüğü, peyzaj alanları üzerindeki kayıpların yaşandığı bu gün daha da yüksek sesle halkını bilgilendirmektir.

13 Mayıs Ulusal Peyzaj Mimarlığı Günü, hayatını eğitiminin verdiği disiplin üzerine kurgulayan peyzaj mimarlarının kamusal sorumluluklarını yerine getirme günüdür.

TMMOB Peyzaj Mimarları Odası olarak, mesleğimize, mesleğimizin onuruna ve ilkeleri doğrultusunda ülkemizin tüm değerlerine sahip çıktığımız Ulusal Peyzaj Mimarlığı Günü‘nün kutlandığı bu günü tüm kamuoyu ile paylaşırız.

Saygılarımızla.

            TMMOB
Peyzaj Mimarları Odası 
    Yönetim Kurulu 

Yasal Uyarı

Sitede yer alan tüm site içeriği, sayfa düzeni, sitedeki bilgilerin korunmasına yönelik programlar floraburada.com. mülkiyeti altındadır. floraburada.com’un önceden yazılı muvafakati olmaksızın işbu içeriğin veya siteye ilişkin veritabanı, yazılım gibi bilgilerin kısmen veya tamamen kopyalanması, değiştirilmesi, paylaşımı, dağıtımı ve satışı yasaktır.

Ziyaretçilerin yapmış oldukları paylaşımlar, paylaşımı yapan kişinin sorumluluğunda olup, paylaşımlarla ilgili sitemiz sorumlu tutulamaz.

İletişim

Email: info @ floraburada.com
Website: www.floraburada.com