Karbondioksit yer altında depolanacak
Kyoto Protokolüne taraf olmaya karar veren Türkiye, termik santrallar, rafineriler ve fabrikalardan atmosfere yılda 250 milyon metreküp dolayında yayılan karbondioksidin yer altında depolanması için çalışmalara başladı.
Kyoto Protokolüne taraf olmaya karar veren Türkiye, termik santrallar,
rafineriler ve fabrikalardan atmosfere yılda 250 milyon metreküp dolayında
yayılan karbondioksidin yer altında depolanması için çalışmalara başladı.
ODTÜ’lü araştırmacıların da yer aldığı ve Türkiye’nin karbon
envanterinin değerlendirildiği projede, maliyeti yüksek teknolojilerin
Türkiye’de uygulanabilirliği araştırma kapsamına alındı.
ODTÜ Petrol
ve Doğal Gaz Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ender Okandan,
Türkiye’nin taraf olduğu Kyoto Protokolü’nün en önemli konusunun iklim
değişikliğine sebep olan emisyonların azaltılması olduğunu kaydetti.
Ülkelerin bu emisyonların azaltılması konusunda belli taahhütler
aldığını, bunun için de yapılacak ilk işin, az yatırım gerektiren verimlilik
konusu olduğunu dile getiren Okandan, Enerji Bakanlığı’nın başlattığı
"verimlilik" çalışmasının yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi.
Enerji
Bakanlığı, ODTÜ Petrol Araştırma Merkezi ve Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığının (TPAO) ortak yürüttüğü projede konunun karbondioksidin yerin altına
enjekte edilerek depolanması olduğunu kaydeden Okandan, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Karbondioksidin petrol üretimini artırma amacıyla yer
altına enjekte edilmesi konusu Türkiye’de halen uygulanan bir yöntem. Batı Raman
Sahasına karbondioksit enjekte ediliyor ve böylece daha fazla petrol üretimi
gerçekleşiyor.
Yalnız mevcut bu teknoloji karbondioksidi depolama amaçlı
olarak kullanılmıyor. Önce petrol üretiliyor, petrolden karbondioksit ayrılıyor
ve karbondioksit tekrar sahaya basılıyor. Bir başka deyişle yeniden petrol
üretiminde kullanılıyor. Ya da bu karbondioksit atmosfere salınıyor"
"MODEL ÇALIŞMALARI YAPILDI"
Türkiye’de karbondioksidin en çok
termik santraller, rafineriler, çimento ve demir çelik fabrikalarından atmosfere
yayıldığını vurgulayan Okandan, buradaki en önemli konunun karbondioksidin baca
gazından ayrıştırılması için uygun teknolojinin seçilmesi olduğunu kaydetti.
Karbondioksit üretim noktaları ile bunların enjekte edileceği noktaların
mesafesinin ekonomik açıdan önemli olduğuna işaret eden Okandan, projelerinde
bazı tesislerin karbon emisyonlarını yıllık olarak belirlediklerini ve
değerlendirme yaptıklarını aktardı.
Okandan, projelerinde yaptıkları
çalışmalarla ilgili şu bilgileri verdi:
"Emisyon noktalarıyla yer altına
depolanacak noktaların eşleşmesi lazım. Bir başka deyişle Trakya’dan aldığımız
karbondioksidi Güneydoğu Anadolu’ya taşımamız ekonomik değil. Bu nedenle Güney
Doğu Anadolu’da bulunan bir santral veya fabrikadan ayrıştırılacak olan
karbondioksidin Güneydoğu Anadolu’daki bir petrol sahasına basılması halinde ne
olur? sorusuna yanıt bulmaya çalışıyoruz. Bunun için halen üretimi süren bir
saha seçildi ve bir model çalışması yaptık.
Bu uygulama, sahadan daha
fazla petrol üretme imkanı verecek. Bu miktarın ne olabileceğini belirlemek
amacıyla model çalışmasının sonuçlarını değerlendirdik. Karbondioksidin
tesislerin baca gazlarından ayrıştırılması için tesis kurulursa, taşıma ve
depolama için nasıl bir teknik alt yapı gerekir? Bunun ekonomik analiz sonucu ne
olur? Projemiz kapsamında bu sorulara cevap ürettik.
Türkiye’de daha
farklı jeolojik yapılarda da karbondioksit depolanması mümkün, bu imkanların ne
olduğu konusunda da önerilerimiz oldu."
DERİN TUZLU SU YATAKLARI DA
POTANSİYEL
Türkiye’de derin tuzlu su rezervuarlarının da içme suyu
olarak kullanılamayacak olması nedeniyle, karbondioksit depolama için potansiyel
bölgeler olduğunu dile getiren Okandan, "Bu yataklar petrol ve doğalgaz
aramaları sırasında rastlanan derin yataklardır ancak bu kuyularda kısıtlı
bilgiler mevcut olduğundan uygulama için yatırım gerekli, bu da ek maliyet
gerektirecek" dedi.
Bu uygulamanın önemli ayağının karbondioksidin
emisyon noktalarında baca gazlarından ayrıştırılması olduğunu belirten Okandan
bunun teknolojisinin de pilot çalışma halinde değişik ülkelerde denendiğini
belirtti.
ODTÜ Petrol ve Doğal Gaz Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Okandan, "Uzmanların değerlendirmesine göre dünyada karbon ticareti
borsası 20 avronun üzerinde olursa bu iş karlı hale gelecek. Ama hala 13
avrolarda seyrediyor. Şu anda bu teknolojiyi yüklenecek şirketler pilot
uygulamaları değişik ülkelerde yapıyorlar ve teknolojilerini geliştiriyorlar. Bu
teknolojiler hazır olsa bile böyle bir uygulama için Türkiye’de yasal alt yapı
henüz hazır değil ve uygulamayı cazip kılacak zorlayıcı veya teşvik edici
enstrümanlar da oluşmadı" dedi.
Projelerinde teknik ve ekonomik ön
fizibilite çalışması yaptıklarını dile getiren Okandan, geldikleri aşamayla
ilgili şöyle konuştu:
"Yaptığımız çalışmada üretilecek petrol miktarına
bağlı olarak petrol fiyatları 70 doların üzerinde olduğu takdirde depolama kısmı
yapılan yatırımı karşılayabilecek. Bu miktara karbondioksit tutma teknolojisi
dahil değil. Projede çalıştığımız petrol sahası ile endüstriyel tesis arasında
135 kilometre mesafe var. Karbondioksitin tankerle taşınması ekonomik olarak
uygulanabilir görünüyor.
Karbondioksidin yer altında depolanması
konusunda bir pilot uygulama yapılmaya karar verilirse depolama için bir saha
seçilecek ve bu bölgeye karbondioksit getireceğiz. Yurdumuzda halen
karbondioksit üretimi, gıda sektörü için yapılıyor. Pilot çalışma için bu
kaynaklar düşünülebilir."
KAPASİTE 10 MİLYON METREKÜP KARBONDİOKSİT
Projede, mevcut bilgilerle 20 milyon ton karbondiokside karşılık gelen
10 milyon metreküp karbondioksidi depolayacak kapasitenin bulunduğunu tespit
ettiklerini dile getiren Okandan, en fazla karbondioksit salınımı olan termik
santral olan Afşin-Elbistan termik santralının ise A ve B ünitelerinden 2006
verilerine göre yılda 6 milyon ton karbondioksidin atmosfere salındığını dile
getirdi.
Türkiye’de halen 284 termik santralin bulunduğunu, bunların
yakıt olarak kömür, doğalgaz, fuel oil gibi fosil yakıtlar kullandıklarına
işaret eden Okandan, Çevre ve Orman Bakanlığının Ocak 2007 de yayınladığı İklim
Değişikliği Birinci Bildiriminde yapılan tahminlere göre, Türkiye’de yılda
ortalama 250 milyon ton karbondioksidin atmosfere yayıldığını ve 2020’de ise bu
durumun 600 milyon tona çıkacağının tahmin edildiğini sözlerine ekledi.(aa)