Küresel Isınmanın etkisi yalnızca kuraklık değildir !
DOĞADER,küresel ısınma konusunda toplumun, geçmiş yıllarda yanlış bir yönlendirmenin etkisi altında kaldığını belirtti.
Son birkaç yıldır Karadeniz'de özellikle
Temmuz ayında etkili olan yağışlar, sellere ve toprak kaymalarına neden oluyor.
Can ve mal kaybı her geçen yıl artıyor. Sellerin bu düzeyde etkili olmasında,
Karadenizlinin denizle arasına bir engel gibi çekilen Karadeniz Otoyolu olduğu
kadar küresel ısınmanın da önemli payı bulunuyor.
Günümüzde küresel ısınma terimi daha çok kuraklıkla eş anlamlı olarak
kullanılıyor. Oysa gerçek hiç te öyle değil. Küresel ısınmanın asıl etkisi, yeryüzündeki su çevrim
düzeninin (su buharı, bulutlanma, yağmur, kar) bozulması olarak
ortaya çıkıyor.
Yeryüzündeki su miktarı ilk oluşumundan bu yana hiç değişmedi. Havadaki
karbondioksit oranının, insan etkilikleriyle katlanarak artması sonucu oluşan
küresel ısınma, dünyanın yağış dengesini etkiliyor. Küresel ısınmanın etkisiyle,
yeryüzündeki kimi bölgeler, her zamankinden çok daha fazla yağış alırken, bazı
bölgeler olması gereken yağışı alamıyor. Bunun sonucu fazla
yağış alan bölgelerde seller ve toprak kaymaları can ve mal kaybına neden
olurken, az yağış alan yerler kuraklıkla başetmek zorunda kalıyor.
Küresel ısınma
konusunda toplum, geçmiş yıllarda yanlış bir yönlendirmenin etkisi altında
kaldı. Su tasarrufu yaparak, küresel ısınmayla baş
edilebileceği yanılgısı yaratıldı. Oysa ki su tasarrufunun, barajlarda biriken
suyun insanlar tarafından daha uzun süre kullanılmasından başka bir etkisi
olamaz. Bu yanlış bilinçlendirmeyle, evini
gereksiz malzemelerle doldurmuş, hergün işine kendi özel arabasıyla giderek
gereksiz enerji kullanımına neden olan bireyler, evlerinde su tasarrufu
yaptıkları için kendini huzurlu hisseder duruma geldiler.
Satın aldığımız herşey, enerji kullanılarak üretiliyor. Elektrik dahil üretim
ve dağıtım sırasında kullanılan her tür
enerji, fosil kaynaklar (kömür, petrol, doğalgaz) kullanılarak üretiliyor.
İşte küresel ısınmanın temel nedeni olan havadaki karbondioksit fazlalığı da,
bu fosil yakıtların enerji üretmek için yakılmasıyla ortaya çıkıyor.
Buradan şu sonuç ortaya çıkıyor. Kuraklık olsun, sel ve toprak kayması olsun,
küresel ısınmanın olumsuz sonuçları bizleri etkiliyor. Ancak küresel ısınma da, bizlerin tüketimine sunulan ürünlerin üretimi
aşamasında kullanılan enerji kaynaklarının etkisiyle kendini gösteriyor. O halde bizler,
tükettiğimiz her ürünle küresel ısınmaya önemli bir katkıda bulunuyoruz. Hiç
tüketmeden yaşayamayız. Ancak günümüzde tüketim öyle bir çılgınlık haline geldi
ki, gerekli olsun olmasın kendimizi bu çılgınlığa kaptırıyoruz.
Tüketim bu çılgınlık boyutunda sürdükçe, küresel ısınmanın etkisi katlanarak
artacak. Birey olarak üzerimize düşen sorumluluğu
yerine getirmeliyiz.
Küresel ısınma konusunda yapılacak en temel şey, tüketimimizi
sınırlandırmak olacaktır.
Egemen sistem Kapitalizm, bizlerin daha çok
tüketmemizi istiyor. Oysa bizler tükettikçe kirlilik ve beraberinde küresel ısınmaya
katlanarak artacak.
Çok uzun olmayan bir süre sonra, küresel ısınma konusunda artık
geri dönüşü olmayan bir noktaya geleceğiz. Bizler birey olarak gereksiz ve
aşırı tüketimimizi engelleyerek bu olumsuz gidişe dur diyebiliriz.
Özel araba kullanmak yerine toplu ulaşım,
bozuldu/modası geçti diye yenisini almak yerine var olanı kullanmak, tek
kullanımlık kullan-at ürünler kullanmak yerine bu ürünlerden uzak durmak,
yaşamı sürdürmek adına birey olarak yapabileceğimiz şeyler arasında yer
alıyor.
İşte bizler, bunları yaptığımızda ancak küresel ısınmaya
karşı olumlu bir çaba içinde yer almış olacağız.
DOĞADER
Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği