Boğaz erguvanını giydi.
Güzel çiçeklenmesinin yanısıra erguvan ağacı üzerine de pek çok efsane var.
Boğaz erguvanını giydi
Osmanlı döneminde adına bayramlar düzenlenen erguvanlar hala Boğaz`ın vazgeçilmez bir rengi. Yalıların etrafını pembeye boyayan erguvanlar hem görsel bir şölen oluturuyor, hem de mis kokularıyla insanı rahatlatıyor...
İstanbul Boğazı` nın pembe simgesi olan Erguvan , baharın sonlarına gelinen şu günlerde sahil boylarını rüya gibi bezedi. Asıl memleketi İstanbul olan bu güzel pembelik için Ahmet Hamdi Tanpınar da, `İklimimizde gülden sonra bayramı yapılacak bir çiçek varsa, o da erguvandır` demişti. Boğaz `ın iki kıyısındaki yalıların etrafını süsleyen Erguvanın Osmanlı tarihinde de adına bayramlar kutlanacak kadar çok değeri vardı. Her yıl nisan ayında çiçek açan Erguvan ağacı, mayıs ayı ortalarına kadar pembe rengini korur. Erguvan `ın en önemli özelliği çiçeklerinin, henüz yaprakları açılmadan açması ve dallar üzerinde değil de, gövdede oluşmasıdır. Yüzlerce yıl yaşayabilen Erguvan ağacı, çiçekleri dökülmeye yakınken yapraklanır ve 10 metreye kadar büyüyebilir. Yüz yıl öncesine kadar Bursa `da bir bahar geleneği olarak Erguvan Bayramı kutlanmaktaydı. Evliya Çelebi `nin de `Erguvan Cemiyeti Faslı ` diye söz ettiği bu gelenek, Emir Sultan tarafından başlatılmıştı.
Hain Yahuda `nın ağacı Erguvan. Erguvan ağacı İngilizce konuşulan ülkelerde, Judas Tree yani Yahuda `nın ağacı olarak bilinir. Efsanelere göre Yahuda , İsa `yı ele verdikten sonra kendini erguvan ağacına asmıştır. Ağacın dallarının çarpık çurpuk biçiminin bu olaydan kaynaklandığı anlatılır. Aynı efsanenin başka versiyonlarında ise, ağacın çiçeklerinin İsa `nın göz yaşlarını, çiçeklerin pembe renginin ise Yahuda `nın ihanetinin utancını yansıtttığı rivayet edilir.